Hemoroid nedir?
Hemoroidal doku damar yumağı (anjiyo kavernöz) yapısında olan ve anüsün çıkışında yastıkçık görevi gören bir dokudur. İç hemoroid ve dış hemoroid olarak ikiye ayrılır. Anüsün ciltten kalınbarsak hücrelerine geçiş bölgesinde, dişli çizgi olarak adlandırılan çizginin üst kısmında olanlara iç hemoroid, alt kısmında olanlara dış hemoroid denir.

Hemoroidal dokuda atardamar ve toplardamar (arteriyovenöz) arası direkt bağlantılar mevcuttur. Bu yapı sayesinde kalınbarsağın en son kısmındaki algılayıcıların uyarısıyla hemoroidal doku içindeki kan miktarı hızlı bir şekilde ayarlanıp istemsiz olarak anüsten sıvı ve gaz çıkışını engelleyen bir yastık mekanizması şeklinde çalışır. Hemoroidal doku bu yönüyle  yaşam kalitesini sağlamakta önemli yere sahiptir.



 

Basurlar;

Basur `lar normal anatomik yapılardır. Onlar anal kanalın içerisinde yastık benzeri kalınlaşmalardır. Hemoroitlerin üzeri mükoza yada anoderm ile kaplı olup, içerisinde; kan damarları, düz kaslar ve bağdokusu bulunur. Bağ dokusu elamanları, hemoroitleri internal anal sfinkter kasına ve internal-external anal sfinkter kasları arasında bulunan kas fibrillerine bağlarlar. Bu durum zayıfladığı veya bozulduğu zaman (30 lu yaşlardan sonra başlar), sadece anal kanal içersinde gözükmekle kalmaz, anal kanaldan dışarıya sarkmaya da başlar. Ayni zamanda, hemoroitlerin damar ağında gerginlik oluşur bunu takiben hemoroidal hastalık denen klinik bulgu ve belirtiler oluşmaya başlar.
Hemoroitler iç ve dış olmak üzere iki bölümde değerlendirilebilir.Bunlar arasında da, birbirleri ile damarsal bağlantılar vardır.
Anal kanal içinde submükozal, görülür bir gerginlik hemoroidal hastalığın başlaması olarak yorumlanabilir. Hemoroitlerin büyüklükleri çok değişik olabilir.

1,derece basur ´lar: Makattan dışarı çıkmayan,sadece kanama yapan,
2,derece basur ´lar; Büyük abdest  esnasında ve ıkınma ile dışarı çıkan ve sonra kendiliğinden içeri giren.
3,derece basur ´lar; Büyük abdestten sonra el ile geri itilebilen
4,derece basur ´lar: Devamlı makat dışında duran ,geri içeri itilemeyen
Şeklinde ,iç hemoroitleri tasnif edebiliriz. Bu derecelendirme, seçeceğimiz tedavi yöntemi açısından önemlidir.
Hemoroitlerin toplumdaki sıklığını tam olarak bilmek mümkün değilse de, yaşla birlikte belirgin bir şekilde arttığını biliyoruz. 50 li yaşlardan sonraki nüfusun yaklaşık yarısında, şikayete sebep olan yada olmayan hemoroitler bulunmaktadır.
 
 

BASUR`LAR NASIL GELİŞMEKTEDİR;
Hemoroitlerin en sık sebepleri Müzmin kabızlık yada ishal, hamilelik, zorlu doğumlar, şişmanlık yada ailesel yatkınlıklardır. Liften fakir diyetle beslenmek, kabızlıkta önemli sebeplerden biridir. (Sebze ve meyveden fakir diyet) Hemoroitler anal bölgenin en sık karşılaşılan rahatsızlıklarından biridir. Hastalar genellikle, tuvalette olan makattan gelen kanama şikayeti ile doktora gelirler. Kanama açık kırmızı renkte olur, Damla damla, tuvalet peçetesine bulaşık bazen de oldukça fazla fışkırır gibi kanama olmaktadır. Zaman zamanda, hastada Kronik demir eksikliği anemisine sebep olur. Bunun neticesi  olarak hastada değişik derecelerde solukluk, halsizlik, nefes darlığı, yorgunluk şikayetleri olabilmektedir.
Hemoroidal hastalık ilerledikçe tuvalet esnasında dışarı meme çıkması ve hatta tuvalet dışında, öksürme, ıkınma,  çömelme gibi hareketlerle bile hemoroidal memelerin dışarı çıktıkları görülmektedir. Bunlara bağlı olarak ta, makat etrafında hafiften şiddetliye kaşıntılar olabilmektedir. Hemoroitte ağrı genellikle olmaz. Hemoroitlerin akut tromboz yada kangreninde çok şiddetli, dayanılmaz ağrılar olur. Bu halde kendisini makat dışında sert ,ileri derecede hassas, içeri dönmeyen memelerin varlığı ile kendini gösterir. Hemoroitle beraber makat yırtığı olursa da ciddi makat ağrıları olmaktadır. Hemoroidal hastalığı kendi arasında şu şekilde sınıflayabiliriz:

1.İNTERNAL BASUR`LAR (İÇ HEMOROİDLER)

A. BİRİNCİ DERECE BASUR´LAR: Bu durumda hasta sadece tuvalette, büyük abdestte değişik derecelerde kanamalar olmaktadır.Kanın  rengi açık kırmızı renklidir. Genellikle büyük abdestten sonra damla damla ve az miktarda gelir.
B.İKİNCİ DERECE BASUR´LAR:Bu durumda kanama ile birlikte tuvalet sırasında dışarı çıkan ve sonra kendiliğinden içeri tekrar giren memeler oluşmaktadır.Ayni zamanda değişik ölçülerde makat kaşıntısı da olabilmektedir.
C.ÜÇÜNCÜ DERECE BASUR´LAR:Bu durumda yine kanama ve kaşıntıya ek olarak tuvalet sırasında dışarı çıkan, değişik şiddette ağrıya sebep olan, ancak el ile içeri itilebilen, büyük yada küçük memeler dışarı çıkmaktadırlar. Kanama şiddeti fazla olabilir ve çoğu kez fışkırır gibi açık kırmızı renkli kanamalar olmaktadır.Bu hale gelen hastalar eğer ,tedavilerinde gecikmişlerse çoğu kez,gecikme söz konusudur.Bunlarda anemi denilen kansızlık oluşmaktadır.Ve kansızlığa bağlı oluşan:solukluk,halsizlik,nefes darlığı ve nadiren de ileri kan kaybına bağlı olarak kalp yetmezliği bulgu ve belirtileri de olabilmektedir.
            D.DÖRDÜNCÜ DERECE BASUR´LAR:Tuvalet yada sair zamanlarda sürekli dışarıda kalan makat kenarında şekil bozukluklarına neden olan ileri derece hemoroitlerdir. Bu hastalarda, yukarıda sıraladığımız hemoroitlerle ilgili olarak saydığımız tüm şikayetler daha şiddetli olarak bulunmaktadır. Ayrıca hastalarda, sosyal ortamda bulunmaktan kaçınmaya varan sıkıntılarda oluşabilmektedir.
Hemoroit hastalarında zaman içerisinde gelişebilen değişik ölçülerde tuvalete gitme korkuları gelişmektedir.Buna bağlı olarak üç gün ile on beş günde tuvalete gitme sıklığı ile de karşılaşabilmekteyiz.
 
Hastalar genellikle hastalıklarının ilk dönemlerinde durumu ciddiye almakla beraber, utanma sıkılma gibi duygularla hareket ederek gecikmektedirler. Yada kulaktan duyma bilgilerle krem ve fitiller, müshil ilaçları kullanmaktadırlar. Bir kısım hastada doktora gitmekle beraber, verilen tedavilerden hoşnut kalmadıkları için hekime gitmekten de vazgeçmektedirler. Ayrıca bu hastalıklarda cerrahi tedavinin, halk arasında kötü bir şöhreti olduğu için,ameliyat öneren hekimlerin, önerilerini de çoğu kere geri çevirmektedirler.
Bu noktada maalesef, ülkemizde çok sık yapılan cerrahi yanlışlıklar halkımızın bu tepkilerinde pekte haksız olmadıklarını, benim şahsi binlerce hastalık tecrübelerim göstermiştir. Yapılan tıbbi yanlışlıkları şu şekilde özetleyebiliriz: Ameliyat kararı çok erken ve zamansız olarak verilmektedir.Ama burada hekimi de suçlamak haksızlık olmaktadır. Çünkü hekimlerimizin çoğu aldıkları eğitim dolayısı ile sadece ameliyatı, tek çözüm olarak görmektedirler. Ama bu gün biliyoruz ki hemoroidal hastaların %95 lerine varan oranlardaki kısmı  klasik cerrahi kullanmadan çözülebilmektedir. Kalan %5 hasta gurubuna da minör operatif işlemlerle mükemmel bir tedavi yapılabilmektedir.
Halkımızdaki diğer bir korkuda başarılı geçen bir ameliyattan sonra hastalığın zaman içerisinde tekrar ortaya çıkması, değişik ölçülerde gelişebilen makat işlevindeki problemler  ve ameliyat sonu iyileşmenin çok sıkıntılı olması ve çok zaman kaybedilmesi şeklinde özetleyebiliriz. Bu günkü modern tedavi imkanları halka yeterince duyurulabildiği taktirde, endişelerin tamamen ortadan kalkması imkan dahilindedir. Çünkü uyguladığımız tedavi şekli mükemmele yakın bir yöntemdir. Bu gün tedavi nerdeyse diş çekmekten kolay hale gelmiştir. Yalnız bu işlem ülkemizde çok küçük bir hekim grubu tarafından yapılabilmektedir.

İNTERNAL BASUR`LA BİRLİKTE EKSTERNAL KOMPONENTLER:
 
İnternal hemoroitlerin ilerlemesi ile birlikte zaman içerisinde makat dışında gelişen anatomik şekil bozukluklarıdır.Buda daha çok external (dış) hemoroitlerin Trombozu veya perianal hematom yerlerinde gelişen büyümüş deri kıvrımlarıdır.

2.DIŞ (EKSTERNAL) BASUR`LAR:
Yukarıda kısaca değindiğimiz  dış hemoroitler makat etrafındaki dış hemoroidal damar ağında gelişen hastalık halidir. Çoğu kez makat etrafında herhangi bir zamanda gelişebilen, kendini şiddetli ağrı ile ortaya koyan, ağrılı şişliklerdir. İnternal hemoroitlerin oluşumu ile birtakım farklılıklar gösterir. Fakat, iç hemoroitlerle eş zamanlı olarak ta gelişebilmektedir
 

AKUT HEMOROİDAL ATAK:
Bu hal hemoroidal hastalığın en ağır formudur. Hastalar çok şiddetli makat ağrısı duymaktadır,makat içinden dışına çıkan ağrılı sert, kanamalı şişlikler oluşmakta ve makatın anatomik görünümü değişik ölçülerde bozulmaktadır.
 

HEMOROİDAL HASTALIKTA TEDAVİ:
Hastalığın oluşumunun önlenmesinde kabızlığın yada bozulmuş barsak düzeninin ortadan kaldırılması esastır. Bu işlem daha ilk tuvalet alışkanlıklarının oluşmaya başladığı ilk çocukluk dönemine kadar indirilerek başlatılmalıdır.çünkü hastalık yıllar süren kabızlık yada barsak düzensizliğini takiben ortaya çıkmaktadır. İnsanlar günde bir yada iki defa rahat bir şekilde dışkılama yapabildiklerinde normal bir barsak düzeni olduğu söylenebilir. Bunun oluşabilmesi için insanların düzenli  ve dengeli beslenmesi gerekmektedir. Özellikle sebze ve meyveden zengin, yeterli miktarda sıvı almak şartıyla. Belirli zaman aralıklarında dışkılama yapabilmelidirler. Konumuzla ilgili kabızlık, toplumda sık karşılaştığımız ve bahsettiğimiz makat hastalıklarına yol açan kabızlıktır. Ama bunun dışında bağırsakların yukarı kısımlarında oluşabilen tümoral lezyonlara bağlıda kabızlık yada diğer barsak düzensizlikleri olmaktadır. Bu durumun tespiti zaten hekimin sorumluluğundadır.
1.KONSERVATİF TEDAVİ
A. Sebze, meyveden  ve sıvıdan zengin diyet uygulanmalı
B. Bölgesel olarak uygulanan merhem yada fitiller
2.SKLEROTERAPİ(ENJEKSİYON TEDAVİSİ)
3.RUBBER BAND LİGASYON
4.CRYOSURGERY
5.İNFRARED FOTOKUAGÜLASYON
6.LORD’UN MAXİMAL ANAL DİLATASYONU
7.ELEKTROSURGİCAL UNİT
8.LASER UYGULAMALARI
9.HEMOROİDEKTOMİ AMELİYATLARI
a. Miligan morgan metodu
b. Ferguson metodu
c. Whitted metodu
d. Stapler hemoroidektomi v.b. tarif edilen değişik cerrahi metotlar bulunmaktadır.

Anketler...
 


Asphina Tohumu tedavinizde etkili oldu mu?
Evet tamamen geçirdi.
Kısmen etkili oldu.
Hayır hiç etkisi olmadı.

(Sonucu göster)


 
Bugün 4 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol